11 Şubat 2011 Cuma

Viyana-3

Sabah kalkış, duş, kahvaltı derken saat 9.30 olmuştu. Çantalarımızı hazırladık. Otobüsümüz akşam 6 da olduğu için, 10.30 da check out yapacak, çantaları hostelin bagaj odasına bırakacak ve akşam 4 gibi tekrar çantalarımızı alıp Prag a doğru hareket edecektik.

10.30 a doğru hostelden çıktık. Bugünkü programımız artık indoor mekanlar. Hofburg Sarayı’na gidiyoruz  yine. Bilet 12 Euro. Bu biletle 2 farklı bölüm gezilebiliyor. İlki hemen Hofburg’un sağ tarafında kalıyor. İçerisi mükemmel gerçekten. En ince ayrıntısına kadar düşünülerek yapılmış ince işler, mimari harikaları; estetik açıdan doyuruyor sizi nereye baksanız. Avusturya merkezli bir müze burası. Avusturya tarihinde önemi olan her şey var içerde. Dolayısıyla Avrupa tarihi açısından da önemli bir mekan. İlk olarak savaş aletleri ve özellikle şövalye kıyafetleriyle alakalı bölümde vakit geçiriyoruz. Özellikle şövalyeliğin bizde pek karşılıği olmadığı için ilgimizi çekiyor bir hayli. Müze oldukça büyük, buna rağmen çok güzel parçalara ayrılmış, odaların düzenlemesi müzecilik açısından son derece profesyonel.

Müzenin ikinci bölümü müzik aletleri ve Avusturyalı müzisyenlerle ilgili. Her türlü müzik aletinin en ilkel halinden günümüze gelene kadarki gelişimini görüyoruz burada. Ve tabi müzisyenler. Viyana denince akla ilk gelenlerden biridir zaten klasik müzik. iPod uma yüklediğim klasik müzik klasörünü dinleyerek dolaşıyorum bu bölümde. Mozarttan, Haydn’a, Schubert’e… O kadar çok ve hepsi birbirinden değerli sanatçı var ki bu topraklardan çıkma. Onların şahsi eşyalarına, çocukluk ve erişkinlik fotoğraflarına bakarak geziyorum bu bölümü. Örneğin 13 yaşındaki Beethoven:



Ardından bizi en çok yaralayan kısma geçiyoruz. Efes ile ilgili kısım. Kendi topraklarımızın, Anadolu'nun bağrından koparılıp, çalınıp burada segilenen 100 lerce eser.




Öyle bir kaç tane 10-20 tane olsa neyse, 100 lerce var, tam üç kat Efes bölümü olarak ayrılmış. Üzülüyorum ve bunlara sahip çıkamadığımız için bize kızıyorum.

Bu müzeyi gezmek yaklaşık 2 saat sürdü, zaman olsa daha çok vakit ayrılabilirdi. Daha sonra Hofburg’un karşısındaki Kunzst Tarih Müzesine gidiyoruz. Girişin sağ tarafından itibaren gezmeye başlıyorum. Mısır bölümüyle başlıyor bu kısım. İlk defa gerçek mumyalanmış ceset görüyorum; binlerce yıllık. Ve Mısır’a ait aklınıza gelebilecek her şey, adeta piramitler dışında Mısır’dan da her şey alınıp buraya getirilmiş. Hiyeroglif yazılı binlerce yıllık papirüsler, mezar taşları, asil duruşunu asla bozmadan duran heykeller. Çok etkileyici bir bölüm burası.

Daha sonra Antik Yunan dönemiyle ilgili bölüme geçiyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi çoğu heykelden oluşan bu bölümde aklınıza gelebilecek her mitolojik ve tarihi figürü görmek mümkün. Bu bölümde de baya vakit geçiriyorum. Sayılamıycak kadar çok ve fazla sayıda çeşitli dönemlere, farklı uygarlıklara ait eserleri görüyorum.

Daha sonra 100 lerce yıllık tabloların sergilendiği bölüme geçiyorum. İçerde binlerce tablo var.




1 saate yakın burada vakit geçirmeme rağmen ancak yarısına bakabiliyorum. Zaman kısıtlı olduğundan tam olarak bitiremeden müzeden çıkıyorum. Artık başka sefere diyorum içimden. Bu arada Viyana’da gidilebilecek onlarca büyük müze var. Tek seferde bitirilebilecek bir şehir değil Viyana, hele de 3 günlüğüne buradaysanız.

Saat 3 civarında tekrardan hostelin yolunu tutuyoruz. Bir şeyler yedikten sonra çantalarımızı alip otobüs terminaline doğru yola çıkıyoruz. Erdberg de indikten sonra artık terminaldeyiz. Daha önce başka ülkelerde görmediğim şekilde, burada otobüsler için de kalkmadan 30 dk önce check-in yapılıyor. Ve ben şu an check-in için bekliyorum. Saat 17.10, 20 dk sonra check-in yapacaz, 18.00 da da otobüsümüz kalkacak. Şu ana kadar mükemmel zaman geçirdik ve Allah nazardan saklasın hiç bir aksilik yaşamadık. Artık yazmaya Prag’dan devam edicem.
Saat şu an 23.54 . Prag 'da, hosteldeyim. Yolculuk 4 saat sürdü. Baya çılgın bi şoförümüz vardı. Yüreğimiz hoplayarak geldik resmen. Uzun farları nadiren kullandığı için, kapkaranlık yolda bir kaç sefer az daha kaza yapacaktık. Bu arada Viyana-Prag yolunun nerdeyse yarısı tek gidiş tek geliş şeklindeydi, bu da gecenin hayal kırıklıkları arasında yerini aldı. Bu arada odamızda 2 Kosta Rika lıyla tanıştık. Avrupa'da seyahat eden 2 Kosta Rikalı genç. Yarın Prag'tan ilk izlenimleri yazmaya başlıyorum...  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder