8 Şubat 2011 Salı

Budapeşte-2

Sabah dinlenmiş bir şekilde kalktım. Şöyle sıcacık bir duş kendime getirdi  yorulmuş bedenimi. Ardından 1. günün devamını yazmaya başladım. Kahvaltı filan derken saat de  9.30 oldu.( Bu arada bu satırlari  Eurolines Budapeşte-Viyana otobüsünden yazıyorum. Hatta şu an Tuna'nın üzerinden geçerek veda ediyorum şehre).

Dediğim gibi 9.30 da çıktık hostelden. Rotamızı öncelikle Peşte kıyısından ilerleyerek Liberty Köprüsünden geçecek şekilde belirledik. Mükemmel bir köprü, görsel olarak New York'taki Brooklyn Köprüsünü anımsatıyor.


Büyük bir zevkle Tuna manzarasının eşliğinde köprüyü adımlayarak Buda'ya geçiyorum.


Şehrin bu kısmında adım başı tarih, görsellik, nitelikli binalar var. Köprüye başlamadan gördüğümüz Citadella Tepesi'ndeki dev heykele artık çok yakınız.

Tepeye doğru aheste adımlarla çıkmaya başlıyoruz. Dolana dolana, koruluğun içinden ilerlemek ve arka planda sessizce akan Tunanın manzarasına göz atmak... Güne mükemmel bir başlangıç; büyüleniyoruz...


Ve tırmanmaya devam... Yoruluyoruz, bir banka oturup manzaraya karşı fotoğraf çekinip dinlendikten sonra devam ediyoruz. Yaklaşık 25 dk sürüyor tepeye çıkmamız. Fakat değiyor gerçekten. Tepede Citadella Anıtı var, yanında da bir sürü farklı heykelcikler...Burada iyice dinlenmek lazım, öyle de yapıyoruz. İçinden herhangi bir su yolu geçen şehirlerin havası gerçekten farklı oluyor; nehir yada güzelim İstanbulumda olduğu gibi boğaz şeklinde olabilir bu. Şehrin havasını tamamıyla değiştirip, her türlü stresi çekilir hale getiriyor, sizi baktıkça başka dünyalara götürüp bütün o şehrin keşmekeşini alıp götürüyor. Tabi Budapeşte tarzı kentlerde zaten stres faktörleri pek az olduğu için stresli insan profiline rastlamak oldukça zor.



Citadella'dan sonra gidecegimiz yer Buda kalesi ve civari. Buraya dogru yola cikiyoruz. Yolda hediyelik esya satan dukkanlara ugrayarak yerel hediyelik esyalari inceliyoruz. Macaristana gelirseniz muhakkak Secret Box i gorun, nasil acildigini kavramaya calisin, oldukca ilginc bir sey;  bir gun gorurseniz daha iyi anlarsiniz :)

Buda kalesine gitmemiz 20 dk suruyor. Nefes alici Tuna manzarasini alabildigine izleyebileceginiz bir tepeye kurulmus saray ve etrafindaki farkli binalar ve bunlari saran kalesi...
9.30 da hostelden cikmistik, Buda kalesinden cikarken saat 3.30 olmustu artik, yani epey bi zaman gecmisti ve daha hala gorulecek baya yer vardi. Budapeste bilindigi gibi uzun sure Turk hakimiyetinde kaldigi icin burada bizden izlere de rastliyoruz. Buraya gelen Turklerin ugrak mekanlarindan biri de Gul Baba Turbesi(Turbeje). Margit adasina oldukca yakin bir yerde, bir tepede yer aliyor. Budapesteye giderseniz buraya da ugrayin.



Gul Baba dan sonra Margit adasina gittik. Margit adasi Tuna Nehrinin uzerinde buyukce bir ada. Uzerinde yerlesim yok. Cesitli tarihi eserler, eskiye ait az sayida bina ve cok sayida spor tesisi bulunuyor. Bu arada sunu ozellikle belirtmeliyim ki, su ana kadar gezdigim hic bir sehirde burdaki kadar fazla sayida spor yapan insan gormemistim. Adeta her 2 kisiden 1 i kosuyor 1 i d ebisiklete biniyor. Bisiklete binmek derken, sportif anlamda bisiklete binmek bu, yani bisiklete ozel kiyafetini giyip kaskini takmak ve her turlu ekipmanla birlikte bu sporu yapmak. Margit adasinda ise sportif faaliyetler tavan yapmis durumda. Margit adasinda biraz dolastiktan sonra, sabahtan beri dolasmanin verdigi o yorgunlukla artik yurumek eziyet halini almisti. Karnimiz da acikmisti tabi. Evrensel mutfagimiz McDonalds da aldik solugu. Bir seyler yedikten sonra iyice dinlenerek kendimize geldik,

Ve yola devam. Simdi Aziz Istvan Bazilikasinin onundeyiz. Tek kelimeyle muhtesem... Onunde buyuk bir meydan var. Oldukca buyuk bir bazilika, her bir detay dusunulmus mimari acidan. Istvan adi Macaristan da cok yaygin. Iki nedeni var diye dusunuyorum. 1 tanesi Bazilikaya adi verilen Aziz Istvan: 1800 lerin sonlarinda yasamis bir din adami ve buradaki en meshur dini kisilik. Bir de Macarlarin eski meshur krallarindan birinin ismi Istvanmis, kralligi sirasinda Macarlarin hristiyan oldugu kisiymis bu da.

Daha sonra buraya  yakin oldugunu haritadan gordugumuz opera binasina gidiyoruz. Belki uygun bir etkinlik vardir dusuncesindeydik fakat herhangi bir sey bulamiyoruz. Artik saat 9 a dogru geliyor. Hostele dogru ilerleme zamani geldi. Cunku yarinki Viyana otobusu sabah 7 de kalkiyor. Yolda hediyelik esya satan yerler var. Bir tanesine ugruyoruz. Daha dogrusu satici bayan isini o kadar iyi yapiyor ki biz de onu kiramayip onunla birlikte dukkana giriyoruz. Bize dukkani gezdiriyor ve bir cok ilginc geleneksel urun goruyoruz. Kardesime bir tisort alarak cikiyoruz burdan. Vaci Utca daydi bu dukan da ve bu caddeden yurumeye devam ediyoruz. Burasi Budapeste nin en bilinen caddelerinden; trafige kapali ve sagli sollu dukanlar, guzel mekanlar var.

Ve hostele geldik. Bu gece erken yatma vakti, yarin erken kalkilacak, yetisecegimiz bir otobusumuz var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder